Zorba1
Zeki Z. Kırmızı / 2024
Zorba1
Zeki Z. Kırmızı / 2024
Uzak geçmişte birkaç yapıtını okuduğum Nikos Kazancakis’in bu epeyce ünlü ve halkçıl (popüler) yapıtı hakkında uzun uzadıya yazma isteğim yok. Kazancakis’in genel yapıtı hakkında bir şey diyemem, çünkü temel yapıtlarını okumam gerekir, ama Zorba için benim açımdan sorunlu bir roman olduğunu söylemem kaçınılmaz. Elbette 19.yüzyıl sonu, 20.yüzyıl ilk çeyreğinin Balkan tarihini, toplumları, ulusal ya da yerel ayaklanmaları, çatışmaları ve bu karmaşanın ortalık yerinde sanatsal anlatımları göz önüne almak iyi olur. Hemen birçok Balkan devleti gibi Yunan yazını da sözün gerçek anlamında 20.yüzyıl yazınıdır. Çağdaş Yunan yazınını (anlatı ya da şiir, değişmez) Antik Yunan’a bağlama ve süreklilik kavrayışını hep sorunlu gördüm ve görürüm. Yunan şiiri 20.yüzyıl, Batı etkisinde (İngiliz, Fransız) bir şiirdir. Yazını da öyle. Türk yazınından ayrımı yok, denilebilir. Dolayısıyla tüm 20. yüzyıl yanlış ve doğrularıyla, sapmaları taşkınları, sağduyulu denge tutturma çabalarıyla günümüze değin süregeldi söz konusu coğrafyada. Kazancakis ve dönemi öteki yazarlarda tarihsel sıkışma ve bileşik kaplar kuramı gereğince uyumlu-uyumsuz birçok başka zamanın tarihi eşzaman ve uzamda bir araya gelince olağan evrim sürecinden geçmemiş kuruluş dönemi anlatıları, değişik yaş ve olgunlaşma eşiklerini bir arada, aynı dil ve yapıta boca etmek zorunda kaldılar. Avrupa’nın (özellikle İngiltere, Fransa) Hint, Arap, Çin, vb. kaynaklarını tanıma, yorumlama, içselleştirme çabaları yeni ulusal devletlerin özellikle Avrupa etkisi ya da güdümündeki kanatlarında tam bir kafa karışıklığıyla sonuçlandı. Kazancakis örneğinde olduğu gibi her boyaya girip çıkmak, ‘çağa yetişmek, yakalamak’ kaygısıyla dehşetli sindirim sorunları yaşamak kaçınılmazdı sanırım. İvo Andriç’in güçlükle dengelediği ve bunu arada başardığından evrenseli yakaladığı düzeyi çok az Balkanlı yazar yakalayabildi. Ama sorun da burada. Avrupa’nın yerleşik ekinleri şu an sıralayamayacağım ve tartışamayacağım sayısız nedenle bu yeni ulusal çıkışların kimini onayıp destekleyip beslediler, kimilerini de görmediler, küresel silsileye (kanon) ya kattılar ya da katmayı yadsıdılar. Yunanlı aydın bu konuda pek şanslıydı. Doğuştan haklıydı Özdemir İnce deyişiyle. İstrati, Kazancakis ve daha birçoğu Avrupa’da anlık, etkili akımlar (moda) yarattılar. Ancak yerleşik bir ekinin soğukkanlı sakınımlılığı (temkinlilik) ama bıkkınlığın yabanıllık (egzotizm) beklentileriyle. 1960’lardan sonra da Latin Amerika ekinsel evreni (Boom) böyle Avrupalılaştırıldı ve yağmalandı. Kuşkusuz paranın iki yüzü vardı ve olan biten her şey olumsuz yorumlanamazdı.
Sözün özü Kazancakis’in romanı türü ve dayandığı düşünce açısından kusurla dolu bir roman. Anlatı yöntemi, temeline alıp tartıştığı ana/yan düşünce ve izlekleri, gözü dönmüş erkeklik modu, ilkel mi ilkel Okumak mı, yaşamak mı, abukluğu vb. ile önerilmeyecek, bana göre türünün yanlışı bir roman. Özellikle de en iyiyle (sözde din eleştirisi, barış savunusu, vb.) en kötüyü (kadına bakış, yapay Budizm çıkıntıları, vb.) rastgele yan yana getirmesiyle, dayanılmaz çelişkileriyle ve duygusal yoğunluğunda iniş çıkışlarıyla… Hollywood tabii ki bu romanın dayandığı ilkel (arkaik) düşünceden dünyayı ele geçirecek bir ürün yaratacak, fırsatı kaçırmayacaktı. Zorba film uyarlaması2 üzerinden bilindi dünyada roman.
[1] Kazancakis, Nikos; Zorba ((Βίος και πολιτεία του Αλέξη Ζορμπά, 1946) ), Çev. Ahmet Angın, Can Yayınları, İkinci Basım, 2000, İstanbul, 295 s.
[2] Michael Kakoyannis; Alexis Zorbas 1964, İngiltere-Yunanistan ortak yapımı. Oy. Anthony Quinn, Alan Bates, Irene Papas, Lila Kedrova, Müz. Mikis Theodorakis.