Özdemir İnce
Zeki Z. Kırmızı / 2024
Özdemir İnce
Zeki Z. Kırmızı / 2024
Açıklama: Bu yazı Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki’nde yayımlanmıştır.
Dünyayla ilişkisini yaşadıkça derinleştirmiş, bunu yaparken kuzeyini asla yitirmemiş, olagelmiş ve olabilecek her şeyin şiir-beden, şiir-yaşamca öğretmeniyken aynı şiir-beden ve yaşamla erişebildiği tüm zamanların ödünsüz öğrenciliğini hep sürdürmüş usta; sözcüğün, burada kanıtlanamayacak kerte sahici anlamında ‘Usta’ Özdemir İnce’nin son yapıtı ‘Edebiyatın Tuzu, Siyasetin Biberi’ önümde duruyor. Yine zamanları, uzamları kat ederek, uzak yakın, dokunması gerekenlere yapıcı ve yıkıcı biçimlerde yine değip dokunarak varoluşunun gerekçesini doğruluyor, büyük yolculuğunun içindeki küçük yolculuklarından birini daha gerçekleştiriyor. İç içe yolculuklar; çok katlı, çok yüklü, çok yönlü, inişli çıkışlı ama sonunda yine hep ayakta, dimdik gerçekleştirilen yolculuklar… Gelirken heybesinde geçmişin tüm öyküsü biriktikçe yeğnilenmiş, uğradığı yerlerde güne, güncele bulanıp günü geçmişle, geçmişi günle okumayı sürdürmüş… Özdemir İnce hangi konuya el atmış olursa olsun, testisinde tinsel/tensel nesi var, daha nesi olabilirse tümünü seferber ederek güne, güncel uğraşına aktarır, ama her koşulda döktüğü lokma tüm zamanların ve yerlerin lokmasına dönüşür, yani en uzak yer ve zamanın, ama aynı zamanda en son anın algısı, bilgisi, duygusu lokmasında bir araya gelir. Baudelaire, Rimbaud, Lautremount, Aloysius Bernard, Hugo, vb.’nden Ritsos’a, Nazım’a, Dağlarca’ya…tragedyayı komedyaya katık eden evrensel ve yerel geçit törenine, bizde birlikte katılmış oluruz onun yapıtıyla.
Kitabın ilk bölümü (Edebiyatın Tuzu), 50’li yıllardan bu yana daha çok Türk yazını ve şiirine odaklı, şiirimizin en baba tartışmalarındaki ağırlığı ve belirleyiciliğiyle öne çıkan yazılarından oluşuyor. Geçmişten günümüze yazılarından, söyleşilerinden oluşturduğu özel seçkide çoğumuzun sesi de olmayı başaran İnce, epeyce şeyi göze alarak cesaret de gerektiren tartışmalara ikircimsiz ve doğrudan, balıklama dalmış, yapıp ettiklerinin ne olduğu konusunda pusulasız, şaşkın yazarları, şairleri, eleştirici ve okurları uyarmış, gerektiğinde silkelemiş; imge, ikinci yeni, sanatçı ve yapıt, sanatçı ve toplum, sanatçı ve siyaset ilişkilerini artık daha azıyla tartışılamayacak düzeylere taşımıştır. Ele alınan kavramların derinleştirildiği ve tartışma bağlamının neredeyse tüm yeryüzünü kuşatacak kerte genişletildiği anlamına gelir bu. Yerel tartışmayı genel, evrensel tartışmaya, Sartre’a, Ritsos’a, Adonis’e dayamadan yürütmek yetmezdi, eksik kalırdı. Ama evrenselden yerele bakış da şimdi buranın somut kavgasından ayrı düşünülemezdi ve bunun için gerekirse Don Quijote olunurdu. Peki, onca emek, çaba, ter, karşılığını umulan düzeyde bulmuş mudur? Artık yazınsal tartışmaların altlığı gereken ve yeterli düzeye yükselmiş midir? Yazarımız, özellikle kuramsal (poetik) çalışmalarının2 hak ettikleri düzeyde yankılanmadığını açıkça belirtiyor. Ama ben yine de günümüzde, tüm yetersizliğine karşın yürütülen yazınsal tartışmaların, açık göndermeler yapmasalar bile Özdemir İnce katkısını dolaylı, belki örtük biçimlerde dikkate aldıkları kanısındayım. Her iki bölüm seçkisinde insanlar da kuşkusuz yapıp ettikleriyle konudur ve Yılmaz Güney, Bedrettin Cömert, Hasan Ali Yücel, Yaşar ve Orhan iki Kemaller, kız kardeş Ionna Kuçuradi, Ergin Günçe, Nurullah Ataç, Nihat Ziyalan, Bilsay Kuruç saygıyla ve sevgiyle, arada dürüst özeleştirilerle anılır, esenlenirler. Kınanan, eleştirilen, yanlışı imlenen kişiler yok mudur? Vardır ama bunun için kitabı salık vermekle yetinmek isterim. Önemlidir bu kişiler hakkındaki yazılar da ve saymakla bitmez ülkemizde bu soydan kişiler…
İkinci bölüm (Siyasetin Biberi) 2000’lerden bu yana Özdemir İnce’nin değişik yayınlarda yayımladığı, toplum ve siyaset odaklı eleştirel yazılarından oluşan bir seçki. Bu yazılarda yazarımızın çok duyarlı olduğu belli başlı konularda kilit yazılarını okumak olanaklı. Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, yazın üzerine çalışmalarında olduğu gibi, toplum ve siyaset odaklı yazılarında da sağlam ve güvenilir bir kaynak taraması, doğrulama çalışması yapmadan günlük gazete yazısı bile yazmaz Özdemir İnce. Tartışmacı biçemi onun bu yanının gözden kaçırılmasına yol açabilir, diye belirtme gereği duyuyorum. Kendi birikiminin üzerine yatmış, konumundan üfüren kişilerden biri değildir o ve hiç olmadı. Bildiğini denetleyen, yenileyen tükenmez gençliğiyle bir yaşama-yazma yöntemi geliştirdiği içindir ki aynı zamanda bir ustadır, bilgedir. İkinci bölüm seçkisinde dile getirdiği yaşamsal konuların başında ülkemiz sorununun kaynağında yatan tarih kavramı, kavrayışı, bilinci geliyor (Tarihle Hesaplaşmak, Osmanlı’nın Tarih Anlayışı, Tarih ve Yüzleşme). Bu genel, tarihsel görünge içerisinde, din (Demokratik İslam,Müslüman Demokratlar, vb.), ulus (Türk’ün Kimlik Sorunu,Cumhuriyet Türk’ünün Kimlik Sorunu Var mı?), Türk solu, demokrasi, vb. konularda bildirge (manifesto) niteliğinde yazılar, ilk bölümde olduğu gibi derlenip toparlanmamızı, daha ilkel yerlerden yürütmeye yelteneceğimiz sözde tartışmaları aşmamızı sağlıyor. Böylece, ilk ilkesi kendine ve ötekine karşı dürüst olmak, yalansız ve doğrudanlık diliyle konuşmak olan bir başlangıç noktası doğal biçimde oluşuyor.
Sonuç olarak, Özdemir İnce kendi okuru yanı sıra aynı zamanda okur da yaratan bir yazar, düşünür, dilci, bilge, kılavuz kişi, sözün gerçek anlamında aydın, bir avuç Cumhuriyet aydınımızdan biridir. Yaşamı ucuzlatan, düzeyini düşüren hiçbir şeyi bağışlamaz, karşı çıkar, hemen tepki veren bir basınçölçer (barometre) gibi... Aynı zamanda evet, kuzeyinden şaşmaz bir pusuladır. Hem de bir tanıktır; kulak verir, dinler, öğrencilerin öğrencisidir; atlanır, görmezden gelinir bu yanı. Yansızlıktan don biçmez, gocunmaz yanlılıktan, öncelikle bilmeden, dahasını bilmeden, daha dahasını bilmeden söz bağlamadığını, önyargılı olmadığını bir anlasak, yeryüzü yurttaşlığında eşiti, çağdaşı olmaktan onur, sevinç duymamız işten bile değildir, kaçınılmazdır.
[1] İnce, Özdemir; Edebiyatın Tuzu Siyasetin Biberi, Eksik Parça Yayınları, Birinci Basım, Eylül 2024, İstanbul, 365 s.
[2] Kendisinin de değişik yazılarda sıkça gönderme yaptığı ünlü Özdemir İnce dörtlemesi: Tabula Rasa (1992), Yazınsal Söylem Üzerine (1993), Şiir ve Gerçeklik (2011), Şiirde Devrim (2000).