Edward W. Said

Zeki Z. Kırmızı / 2021

Hümanizm Ve Demokratik Eleştiri

Edward Said’in ölümünün (1935-2003) ertesi yılı yayımlanan ve bir başlık (hümanizma: insancalık) dolayında sürdürülen topluluk konuşmalarını (konferans) derleyen kitap 1 önemliydi. Beni kitabı ivedi okumaya yönelten, özellikle 4.bölümdeki sunumuydu: Erich Auerbach’ın Mimesis’ine Giriş. Şu an elimde Auerbach’ın bitmek üzere oluşu böyle bir desteği anlamlı kıldı. Gerçi Auerbach’ın Mimesis’i (1946) için büyük bir açılım sağladığını söyleyemem ama yapıtı insancalığın (hümanizma) evrimi içinde düşünmesi ve bir yere koyması ne yapmak istediğini anlamama yetti. Auerbach gibi onun da derdi düşüncenin, dilin, sanatın el alıp veren, aktaran silsilesi (kanon), çizgisi ve bunun insan ekininin, uygarlığının oluşturulmasındaki yeri.

Said konuşma dizisinin ilk bölümlerinde insancalığı yalnızca savunmakla kalmıyor, onun yerleşik, tutucu, özellikle ABD yorumlarını de incelikli ve neredeyse karayergisel bir dille eleştiriye uğratıyor. Asıl önemli yanı buydu kitabın benim açımdan. Marksizm’de insancalığa dönük tutum da az çok payını alıyordu bu eleştiriden. Ama konuşmaların seslendiği kitleden kaynaklanıyor olsa gerek, bilim içi (akademik) bir üst (meta) dile kayması ve Türkçesinin işi kolaylaştırmaması güç okunur bir metin çıkarıyor ortaya.

İnsancalığı katılımcı yurttaşlık uygulamalarıyla ilişkilendirmesi ne denli önemliyse ilk konuşması Hümanizmin Alanı’nda yaptığı şu tanım da öyle: “Hümanizm, kişinin, bir dilin tarihteki ürünlerini, diğer dilleri ve tarihleri, anlamak, yorumlamak ve onlarla boğuşmak için dildeki yeteneğini kullanma çabasıdır. Bana göre, hümanizmin günümüzdeki geçerliliği, ‘bizim’ her zaman bildiğimizi ve hissettiğimizi onaylayıp güçlendirmenin bir yolu olmasıyla değil; bize ‘klasikler’ başlığı altında toplanan başyapıtların içinde barındırdıkları da dahil olmak üzere metalaşmış, ambalajlanmış, çelişkiden ve eleştiriden uzak biçimde kodlanmış kesinlikler olarak sunulanı sorgulamanın, altüst etmenin ve yeniden biçimlendirmenin yollarıyla ilgilidir. Entelektüel ve kültürel dünyamız artık uzman söylemlerinin basit ve aşikâr bir koleksiyonu olmaktan uzak; Raymond Williams’ın, kültürün sürekli dallanıp budaklanan ve genişleyen söyleyişleri için kullandığı güzel ifadeyle, çözümlenmemiş gösterimlerin kaynayan uyumsuzluğudur.” (54)

Hümanist Çalışma ve Faaliyetin Değişen Temeli’ni sorguladığı ikinci konuşmasında şu söyledikleri de benim açımdan çok önemliydi: “ T.S.Eliot, Lukács, Blackmure, Frye, Williams, Leavis, Kenneth Burke, Cleanth Brooks, I.A.Richards ve Rene Wellek gibi -tanınan, saygı duyulan ve siyasi ve kişisel olarak ayrı düşen- isimlerin hepsi dilsel, biçimsel ve bilim kuramsal açıdan kanonculuk, sentez, merkeziyet ve bilinçten oluşan ideolojik bir aygıtın yanı sıra klasiklerin, kilisenin ve imparatorluğun Avrupalı ve Kuzey Atlantik dünyasında (E.P.Thompson buna Natopolitan adını vermişti), geleneklerinde, dillerinde ve başyapıtlarında yerleşmiş zihinsel ve estetik evrende yaşadılar. Bütün bunların yerini şimdi çok daha çeşitli ve içerisinde çelişkili, hatta ahlâksız ve aykırı akımların yayıldığı karmaşık bir dünya almış durumda.” (76)

Üçüncü konuşması olan Filolojiye Dönüş’te ise şöyle demesi hoş: “Biz yazar bozuntuları veya sıradan katipler değil, eylemleri çevremizde şekillenen ortak insanlık tarihinin parçası haline gelen zihinleriz.” (107)

Sözü uzatmaya gerek yok. Onun yeni insancalık yorumu Avrupa odaklılığı köklü bir eleştiriden geçirdiği gibi aslında dünyadan sorumlu yeni aydın (entelektüel) görüntüsü için bir taslak (eskiz) olarak düşünülmeli ve eleştirisini eleştiriyle yükseltmeli.

Dördüncü konuşması, Erich Auerbach’ın Mimesis’ine Giriş, beşincisi ise amacına uygun düşecek biçimde Yazar ve Entelektüelin Kamusal Rolü. Şöyle bitiyor konuşmaları: “Düşüncelerimi, entelektüelin geçici ikametgâhının, kişinin ne geri çekilebildiği ne de çözüm arayabildiği zorlayıcı, direnen ve uzlaşmaz sanatın alanı olduğuyla noktalıyorum. Kişi sadece bir hicri alemde kavranamaz olanın zorluğunu gerçekten kavrayabilir ve yine de denemek için devam edebilir.” (205)


15 Mart 2021, Pazar


[1] Edward Said; Hümanizm ve Demokratik Eleştiri (Humanism and Democratic Criticism, 2004), Çev. Çağdaş Dedeoğlu, Alfa yayınları, Birinci basım, İstanbul, 2020, 214 s.